“Ayvalık” adının (Yunanca’da Kidonia), M.Ö.330’dan
beri süregeldiği sanılmaktadır. Antik çağda Ayvalık’ın
önündeki adalara “Hekatonnesoi” ismi veriliyordu. Bu isim,
adaların en büyüğü olan “Nesos” (Alibey) adasındaki aynı
isimle söylenen Nesos antik kentinin Baş Tanrısı olan
Apollondan gelmektedir. “Hekatos”, Apollon ‘un takma
adıydı.Bunun için bu adalara Heketos yada Apollon adaları
deniliyordu. Bugün eski Kydonia olduğu sanılan Ayvalıkta
rastlanan çanak çömlek parçacıklarından Hellenistik (M.Ö.330-M.Ö.30)-Roma
(M.Ö.30-M.S.395 ) çağlarına ait bir yerleşim merkezi olduğu
anlaşılmaktadır.
YAKIN TARİHTE AYVALIK
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın “İlk Asker Kurşunu”
Ayvalık’ta atılmıştır. 29 Mayıs 1919 günü karaya çıkan Yunan
Kuvvetlerine Ayvalık’ta bulunan 172. Alay silahla karşı
koymuştur. Yarbay Ali Bey Komutasında başarıyla yürütülen bu
karşı koymada işgalin Ayvalık’ta kalması sağlanmıştır.Cunda
Adasına “Alibey Adası” denmesi bu gönül borcunun bir
ifadesidir.
Tüm çabalara rağmen 28/29 Mayıs 1919 ‘da
Yunanlılar Ayvalık’ı işgal etmişler. Bu işgal 15 Eylül 1922’
ye kadar sürmüştür. 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan
Kentinde imzalanan ‘’Barış Anlaşması’’ uyarınca Girit,
Midilli ve Makedonya Türkleri buraya getirilerek
yerleştirildiler.
TARİHİ - TURİSTİK DEĞERLER
ALİBEY ADASI
(CUNDA): Ayvalık’ı açık denize karşı kapayan bu adaya
1817’ de yapılan bir
köprü
ile kara yolundan geçmek mümkündür. Yazları Ayvalık’tan Alibey
Adasına her saat motor seferleri de yapılmaktadır. Adanın
yüksek kesimlerinden boğazların, adaların, içiçe girmiş
koyların güzellikleri seyre değer. Neo- Klasik Mimari
hayranları, sessizlik ve doğayla birlikte olma tutkunları için
en uygun yerdir Alibey sokakları. Ada merkezinde sıralanmış
balıkçı lokantalarında, meşhur papalina, deniz mahsulleri,
mezeleri ve zeytinyağlı ot yemekleriyle akşam yemeklerinin
zevki hiç bir yerde bulunmaz.
AYIŞIĞI MANASTIRI: Ayışığı
Manastırı diye Türkçeleştirdiğimiz Patriçia’daki (Alibey
Adasını n
kuzeye doğru uzantısı)Manastıra Birinci Köy ve İkinci Köyü
geçtikten sonra ulaşılır. Büyük ölçüde kendine özgü yapısı ve
özelliklerini koruyabilmiş. Manastırın konumu ve çevresi
gerçekten büyüleyici bir güzelliğe sahiptir.
PORDOSELENE KULESİ: Pordoselene Uygarlığı’nın yeri olarak gösterilen Maden
Adasının tepesindeki kuledir.
LEKA MANASTIRI (KoruyanMeryemManastırı):
Dalyan Boğazından körfeze girerken,sol yakadaki zeytin
ağaçlarının arasından görünen, boğaza hakim manastır.
Geleneksel manastır yapısının korunmuş olması, yapımında
keşişlerin çalışmış olmasındandır.
TAŞLI MANASTIR YA DA TIMARHANE ADASI:
Çamlık Koyunun tam karşısında kocaman bir kayalık ve bu
kayalığın dibinde küçük bir bina gibi görünen bir adadır.
Tımarhane Adası mucizeleri nedeniyle bu adı almıştır.Adaya
zincirlere bağlı olarak çıkanların,akılları başlarında
indikleri söylenmektedir.
ŞEYTAN SOFRASI VE ÖTEKİ TEPELER: Şeytan
Sofrası harikulade bir tepedir. Deniz, koylar ve
çamlıklar
tepeye çıktığınızda ayağınızın altında kalır.Şeytan Sofrası,
yuvarlak bir sofra gibidir. Çepeçevre sarp kayaların
üzerindedir. Gün batımını seyretmek için Şeytan Sofrasına
gitmek isteyenler Cumhuriyet alanından dolmuşlarla veya
Çamlıktan sonra Sarımsak yoluna devam edildiğinde bir
kilometre sonra sağa işaret levhasını görüp döndüklerinde dar
asfalt yolu takip edilerek ulaşabilirler.
TAVŞAN KULAKLARI TEPESİ: Şeytan
Sofrası’nın yanı başındaki tepedir. Tepeye çıkıldığında,
tavşan kulağı biçiminde, 3 insan boyu yüksekliğinde iki kaya
ile karşılaşırsınız. Dipleri toprakta değil, yatay plakamsı
bir kayanın üzerinde durmaktadır.Manzarası harikadır.
ÇIPLAK TEPE:
Eskilerin Kalın Dağ dedikleri kraterin
tepesidir. Çamlık’taki Tenis Kulübünün arkasına
düşer.Zirvesinden koyları ve adaları değişik bir açıdan görme
olanağı bulabilirsiniz.
İLK KURŞUN TEPESİ:
Önceki kuşağın “İlyas Peygamber” dediği tepe.
Kentin hakim noktasıdır.Cumhuriyet Döneminde, düşmana atılan
“İlk Asker Kurşunu Anısına” “İlk Kurşun Tepesi” adı
verilmiştir. İlk Kurşun Tepesi de mutlaka çıkılması gereken
bir yerdir.
DELİKLİ TAŞ VE KARTAL YUVASI:
Çamlık Koyunda iskeleye gelindiğinde uç kısma kadar
yürüyüp,Tımarhane Adasıyla bulunduğumuz yer arasındaki
boğaza bakıldığında, ayağınızın altından başlayan , denizin
içine ilerleyen kayalıklara eskiler ‘’Kartal Yuvası’’, az
ötesinde ve denizden fışkırmış gibi duran delikli, katran
rengi kayaya ‘’DelikliTaş’’diyorlar.
ADALAR :
22 adası olan Ayvalık aynı zamanda bir adalar kentidir.
Cunda Adası dışındaki adalarda yerleşim yoktur.
İşte Adaları : Çıplak/ Yuvarlak/ Kamış/ Güneş/
Yumurta/ Kılavuz/ Taşlı/ Yelken/ Yalnız/ Küçük Maden/ Maden/
Alibey(Cunda) Hasır/ Dolap/ Kutu/ Balık/ Kayabaşı/ Çiçek /
Kız/ Poyraz/ Tavuk.
SAATLİ CAMİİ
: İlçe merkezinde İsmet Paşa Mahallesinde yerli Rumlar
tarafından kilise olarak
yapılmış, 1928’den sonra camiye dönüştürülmüştür.
KİLİSELER:
Ayvalık’ta kiliselerin listesi oldukça uzundur. Bu nedenle
ancak günümüze kadar gelebilmiş olan iki kiliseden
bahsedilmesi yeterli olur.
TAKSİYARHİS KİLİSESİ:
Bulunduğu yer kentin ilk mahallesidir. Müslümanlar,
Hıristiyanlar bu kesimde birlikte oturmuşlardı.
İçindeki dini tasvirler (İkonalar) yüzyılı
doldurmuş, bazıları balık derisi üzerine işlenmiş, görülmeye
değer tablolardır. Bir kaçı yakın zamanda çalınmıştır.
Bilinçsiz insanların verdikleri zararlardan arta kalanlar,
sanat tarihçileri, ikonograflar için ilginçtir.Restorasyon
nedeniyle kapalıdır.
TAKSİYARHİS KİLİSESİ: Alibey Adası’nın merkezinde
bulunan bu kilise 1873’de inşa edilmiştir.İşlemeli
sarımsak
taşlarıyla dikkati çeken Aşağı Çeşme sırasındadır.Sahil
kesiminde oturan Rumların geleneksel olarak uyguladıkları
Bizans stilindedir.Adanın metropol kilisesiydi.
AYAZMA KİLİSESİ:
Günümüzde kadar zeytinyağı fabrikası olarak kullanılan İon
sütunlu Fenoremeni Kilisesi , Ortodokslarca içindeki kutsal
su nedeniyle
‘AYAZMA‘ olarak anılmaktadır.
SARIMSAKLI PLAJLARI : Özellikle kilometrelerce
uzanan kumsalı ve neredeyse altı aylık sezonuyla Sarımsak
Plajları çok ünlüdür.Birçok konaklama tesisi, gazino ve
lokantalarıyla turizme hizmet veren en yoğun yöremizdir.

ALTINOVA
: Ayvalık ilçesinin şirin bir bucağı olan Altınova, temiz
sahillere sahiptir. İlçe merkezine 13 km. olan belde, eski
evlerinin yanısıra piknik ve gezi yerleri ile orman içinde
dinlenmeye olanak sağlamaktadır.
|